Yaşadıklarım beni hayrete düşürdü
2016-2017 futbol sezonunda Süper Amatör Kümede yaşadıklarım beni futboldan soğuttu. Bir Antrenör olarak, ilkeli, futbola ve futbol emekçilerine, hakemlere, oyunculara, rakibe ve yöneticilere saygım vardı. Fakat bu sene Süper Amatör Ligde sahalarda yaşadıklarımdan sonra bu saygıyı yitirdim ve futbola olan inancım kalmadı.
Son senelerde ülke futbolu olarak çok geri gidiyoruz ve alt yapılarımız tamamen bitmiş durumda. Bir sahanın 4/1’inde antrenman yapan, kale arkasında çalışma gayreti gösteren alt yapılardan sağlıklı işler maalesef çıkmaz. Kendimizi kandırıyoruz ya da bir şekilde rant sağlıyoruz… Üst liglerde büyük işler alt yapılarda ise küçük rantlar için düzen kurulmuş.
Yöneticilere gelirsek; verilen sözlerini tutan çok az sayıda yönetici kaldı. Dürüst, sözünün eri, liglerin ilk devresi bitti ancak peşinat adı altında sezon başı vadedilen paralarını alamayan futbolcular var.
Tabi bu konunun ayrıca irdelenmesi gerekir. Amatör, bir işi ya da mesleği hayatını kazanmak veya para karşılığı için değil, yalnız zevki için yapan, hevesli, meraklı kişi demektir. Ancak durum değişti. Amatör Liglerde iş artık büyük paralara dönmüş. Yöneticiler belediyelerden gelecek paraları bekler olmuş. Yöneticiler futbolculara verdikleri sözlerin altında kalıyorlar ama bazıları da bir rant kapısı haline getirdikleri kulüpleri kullanıp kendi ceplerini dolduruyorlar veya siyasi gelecek için hazırlık yapıyor.
İş, oyuncuya ve Antrenörüne para vermeye geldiği zaman ‘ne kadar ileri sallarsam kar sayayım’ diyorlar… Vah ki vah, gelelim İstanbul futbolunda Kulüplerin hakkını savunması gereken ASKF’ye; Tüzükte yer alan görevini asla yapmayan bir yapı haline gelmiş. 6.Madde yer alan hiçbir görevi yapmıyorlar. Sadece güçlünün yanında yer alıp onları kollamayı tercih ediyor ve bence çok yetersizler. Sadece koltuk sevdasındalar. Bazı kulüplerin ağırlığı altında eziliyorlar ki sormayın gitsin.
Taraftar grupları olan Kulüpler Federasyona baskı yapıyor ve bunu başarıyor. Güçsüz takımlara, lobisi olmayan takımlara, sadece sahada kazanmayı düşünen takımlar her türlü baskı var, kötü davranış var, haksız alınan puanlar var, eşit olmayan mücadele var ve bunlara müdahale eden yok. Ceza hak getire…
Amatör Ligde, Profesyonel liglerde olduğu gibi kısmen de olsa Bölgesel Amatör Lig gibi cezaların ağır olması gerekir. Seyircisiz maç oynatmak çözüm değil para cezası keseceksin, puan silme cezası vereceksin, kulüpler oyunculara o kadar para harcarken yapılan her türlü eylemde para cezası verin bakalım nasıl oluyor. Ya da sporun ruhuna aykırı davranan takımların puanı silinsin.
Profesyonel veya Bölgesel Amatör Ligde kötü tezahürata para cezası veya farklı yaptırımlar var ama bizim alt liglerde, Süper Amatörde ve daha alt liglerde adam içkisini tribüne alıyor, Hakeme ağır küfürler, oyunculara ağır küfürler, teknik ekibe ağır küfürler, sahaya fili müdahale vs. Koridorlarda rakibe veya rakip teknik adama müdahale, tehdit, hakaret, emniyetsiz maçlar, sağlıkçı mı? O’nu geçtik, Polis olsun da Hakemler korkmasın! Korkmadan karar versinler…
Yeter artık, bir kere de cesaretli olunsun, radikal kararların alınması lazım. Hem de çok sert kararların alınması lazım.
Ben bir Antrenör olarak geçtiğimiz haftalarda futbol adına endişe duydum. Deplasmanda oynadığımız bir maçta yaşadığım olay futbolun ve de Hakemliğin bitiği noktadır. Hakemleri çok konuşmam maçtan sonra yanlarına gider sonuç ne olursa olsun tebrik ederim. Maç içinde ufak tefek itirazlarımız oluyor ama sahada kalıyor ki ben bu Hakemlik formasını iki sene giymiş bir insanım.
Yaşadığımız bu olay çok utanç vericiydi, bir maçta bir oyuncu hakeme dönüp, “beni atamazsın, senin ananı s… ” diyebiliyor. “Buradan çıkamazsın” diyor. Yardımcı Hakemi tehdit ediyor. “Ben seni tanıyorum, oturduğun sokağı biliyorum, sen şunun yeğenisin, seninle görüşeceğiz” diyor ve o kutsal hakemlik müessesi bu tehdidin altında eziliyor. Bana bunu açıklayabilecek İl Hakem Kurulu var mıdır? Bunu bana birisi anlatsın! Eğer korkuyorsan emniyet mensubunu çağır, maça çıkma, cesaretli ol ya da sahaya çıkıyorsan bu hakareti es geçme. Bırak bu terbiyesizliği yapanı oyundan atmayı bu kişiyi mahkemeye versen ceza alacak. Cesaretli ol ve seni o sahaya adaleti sağlayasın diye gönderenleri üzme.
Gördüklerim ve yaşadıklarım beni hayrete düşürdü. Hakaretler ve baskılar, devre arasında soyunma odalarının basılması, Hakem kapılarının tekmelenmesi gibi o kadar çok var ki ve asıl olan utanmamız gereken bir futbolcunun hakemlere küfür etmesi, tehdit etmesi, Hakemin de korkudan teslim olup yanlı maç yönetmesi… Oyun kurallarından saygı olmayan spor ahlakına sığmayan kaybederken bütün çirkinlikleri yapan futbolcunun sahada kalması bir Antrenör olarak beni çok üzdü.
Ben eğitimci bir Antrenör olarak mesleğimden ve bu tür davranışlardan utandım. Spor ahlakına sığmayan bu davranışı şiddetle kınıyorum ama kınamak bir şey elde etmiyor. Böyle bir futbolcuyu kendi yanımda asla tutmam ve bu bakış açısına sahip kulüplerde de aç kalsam bile çalışmam. Onlarda beni tercih etmeyebilirler haliyle…
Dik durmamız lazım, Kurumların, Kulüplerin, Antrenörlerin; bu şiddete ve spor ahlakına uymayan davranışlara bir defa da olsa ‘dur’ dememiz lazım.
Ben yanayım önemli değil ben yanayım ama aydınlığa çıkalım. Fakat endişelerim gün geçtikçe artıyor. Bir şeyin değişeceği de yok gördüğüm kadarıyla. Ve artık inancımı yitirdim, inanmıyorum; Futbol hakikaten çok kirlenmiş. Karşılıklı menfaat ilişkileri var. İl Hakem Kurulundan rica ediyorum, Hakemleri kendi bölgelerine yakın takımlara lütfen vermeyin. Adam içeride Hakemin açık açık ailesini sayıyor. Tehdit ediyor, baskı yapıyor ve zorla istediği puanı alıyor.
Bazı konularda en büyük suç biz Antrenörlerde… Ekonomik özgürlüğü olmayan Antrenörlerimiz dik duramıyor. ‘Bir iki ay daha kalayım maaşım devam etsin’ diye her şeye evet diyen, yeteneklerini kullanamayan, düşüncelerini yansıtamayan, futbolcuların baskısı altında ezilen, futbolcusuna kadro yaptıracak kadar zavallı olan, Yöneticisine kadro yaptıracak kadar biçare olan Antrenörlerle bir yere varamayız.
TÜFAD’a sesleniyorum, Antrenörleri denetleyin, antrenmanlara gidin, maçlara gidin, şu halimizi görün. Öyle tuhaf insanlara diploma verilmiş ki gözünüzle görseniz siz de şaşırırsınız.
Her şeyimiz eksik. Bilgisiz ve cahil bir toplum olma yolunda hızla ilerliyoruz. Bundan dolayı saygılı, bilinçli oyuncular çıkmıyor. Her şeyin başı eğitim. İyi eğitilmiş Antrenörler olmazsa maalesef bugün benim yaşadığım olay gibi kötü örnekte çok futbolcular çıkar.
Ben bu ülkenin milli takımlarına oyuncu verdim, çok iyi oyuncular çıkarttım. Ancak gel gelelim başka bir iş yapmayan ve Antrenörlüğü meslek olarak gören bir kişi olarak karşılaştığım ve rakibim olan futbolcudan utanç duydum. Hakemin de düştüğü duruma üzüldüm. ‘Usta’ bir Hakem Gözlemcisinin düştüğü duruma üzüldüm. Taraftarların ‘sen Hakem Gözlemcisi misin?’ diyerek üstüne yürümesinden dolayı, “hayır ben seyirciyim” diyebilecek kadar aciz duruma düşmesi beni çok üzdü.
Yazık gerçekten yazık… Belki bu yaşadıklarım diğer maçlardaki yaşanılanlardan farkı yok ama böyle mi olması lazım? Bu mudur bizim geleceğimiz, futbol bu mu?
Sahadaki davranışların örneği bu mu? Soruyorum ne zaman cesaretli olacaksınız ve büyük yaptırımlar yapacaksınız? Şimdi yine herkes topu birbirine atacak, herkes ‘aman bana laf olmasın’ diye bir şey yapmayacak ve deve kuşu gibi kafamızı kuma gömeceğiz.