Tarihin en kötü sezonunu yaşıyoruz
İstanbul futbolu tarihinde hiç bu kadar kötü günler geçirmemiştir. İstanbul’da futbolun çivisi artık çıktı ve şimdi ‘Orman Kanunları’ geçiyor.
Aslında her zaman var olan bu iğrenç olaylar son haftalarda yine gündemi fazlasıyla meşgul etmeye başladı, spor terörizmi…
Geçmiş yıllarda amatör futbolu hemen herkes severdi. Hafta sonlarında futbol maçlarını izlemek uzunca bir süre insanların önde gelen hobileri arasında yerini aldı. Ancak son zamanlardaki tribün olaylar, küfürler ve de maçlardaki rezillikler insanları futboldan tamamen soğuttu.
Kulüpler kendi cezasını kendi kesiyor
Futbolun güzelliğine gölge düşüren bu kötü gidişatta herkes suçlu, futbolun tüm unsurları fazlasıyla suçlu… Yaptığı komik talimatlar ve saçma statüler ile futbolun sonunun gelmesine hızla destek olan futbolu yönetenlere güveni kalmayan Kulüpler artık kendi cezasını kendisi kesmeye kalkıyor.
Kiralık taraftarlar
Aslında İstanbul’da geçtiğimiz sezonlarda çok sayıda olaylar oldu. Ancak hiç zaman bu kadar ileri boyuta varmamıştı. Taraftarı olan Kulüpler, iç sahasında rakibe karşı her türlü yıldırma politikasını rahatlıkla uyguluyor. Taraftarı olmayan ancak ‘en azından kendi sahamda ezilmeyeyim’ diye düşünenler para ile kiralık taraftar topluyor ve maçları kazanmanın çaresini arıyorlar. Bunun İstanbul’da örneklerini çok görüyorum.
Kimsenin can güvenliği yok
TFF’nin cezaları hiç de caydırıcı değil. Bir maçta Gözlemci, Denetçi yoksa olaylar yapanın yanına kar kalıyor. Maçlarda artık kimsenin can güvenliği yok. Elinde bıçak ile sahaya giren, rakip takımın soyunma odasını basan, terörün her türlüsünü yapan onlarca takım var artık İstanbul’da. Hiç birisi olmuyorsa rakibin aracına zarar veriyorlar.
Kulüpler başarıyı böyle bekliyor
Yıllardır süren mücadeleler sonunda bir türlü istediği şampiyonluklara ulaşamayan, kendi taraftarı tarafından beceriksiz olmakla suçlanan kulüp yönetimleri ‘artık ne olursa olsun kazananayım’ düşüncesinde ve bu olaylara destek oluyorlar. Ceza veren de olmayınca bu böyle devam edecek gibi görünüyor.
Futbol artık spor değil
Spor, semtlerin, tanıtımında ve gençliğin sağlıklı olarak gelişiminde ve insanların boş zamanlarını spor yaparak değerlendirmesi nedeniyle günlük hayattaki stresi atarak kötü davranışlara yöneliminin önüne geçmesi bakımından insan hayatındaki önemi büyüktü ancak bir zamanlar… Ne var ki; son zamanlarda sporda ve spor sahalarında olup bitenler hiç de iç açıcı değil. Futbol artık spor olmaktan çıktı. Herkes savaşa gider gibi hazırlanıyor. Sahaların etrafındaki hırsız, arsız, berduş, yankesici ve çocuk tacizcileri gibi haysiyetsizler günden güne çoğalmaya başladı. Hatta fırsat kollayan vatan hainleri. İşte Dolmabahçe’deki hain saldırı… Artık spor yapmak isteyenler futbol sahalarını tercih etmiyorlar. Futbolu işte bu hale getirdiler.
İstanbul’da artık iş çığırından çıktı
Futbolu kötü yapanlar belli aslında, takımların birbirlerine olan baskısı, tehdit, şiddet vakaları, taraftar olayları, kötü tezahürat ve hiç gündemden düşmeyen Hakem hataları gibi sporun gerçek amacına aykırı davranışlara futbolu yönetenlerin de yetersiz kalması sonucunda İstanbul’da artık iş çığırından çıktı.
Çete-mafya bozuntuları çoğaldı
İşin vahim olan boyutlarından birisi de futbola çete-mafya işlerinin karışarak maçların sonucunun önceden belirlenme çabaları… Amatör maçlarda bile bu olmaya başladı. Futboldan rant elde eden küçük siyasilerin kendi çirkin emelleri doğrultusunda gencecik insanları kandırmaları ve şiddete yöneltmeleri de işin bir başka boyutu.
Kardeşlik ve barış bitti
Amatör sporda artık “kardeşlik ve barış” gibi olgular bir kenara itildi. Amatör Ligler, toplumların, takımların ve insanların birbirleri ile yarıştıkları korkunç bir alan haline geldi. İstanbul’da gün geçmiyor ki olaysız bir gün olsun. Böyle giderse insanlar birbirlerini öldürecekler. Her hafta olay, her hafta iğrenç görüntüler… Buna artık ya birileri ‘dur’ demeli ya da ligler derhal durdurulmalı.
TFF vurdumduymaz tavırlarda
Olayların başrolünde alt ligler var. Profesyonel maçlarda taraftardan fazla Polis var. Halbuki olaylar aşağıdaki liglerde. Bölgesel Amatör Ligde bile birkaç maçın haricinde statlarda Polisler resmigeçit yapıyor. Süper Amatör Lig ve daha alt liglerde ise güvenliği sağlamak birinci vazifesi olan TFF, vurdumduymaz tavrına devam ediyor.
Hakem raporları
Yetkililere bu olayları sorduğumuzda Hakemlerin raporlarının doğru düzgün yazmadığı söyleniyor. Doğru dürüst maç yönetemeyen nasıl doğru rapor yazsın! Önümüzde güzel ve kötü örnekler var. Misal vereceğim, Günyamaç-Eroğlu maçının Hakem raporu TFF’nin elini kolaylaştırdı. Genç Hakem soyunma odasının kapısına çıktı ve gerekenleri yazdı. Ya diğer maçlar, soyunma odasına kaçan Hakem, önce canını düşünür. ‘Bana ne kim ne yaparsa yapsın’ der… Hakemlerin de koruması gereken bir canı var. Ayrıca Statların birçoğunda Hakem odaları sahayı görmüyor. Oysa eski sahaların tamamında Hakem odaları sahayı doğrudan görürdü.
Antrenör, Antrenöre kafa atıyor
Bu hafta İstanbul’da şu yaşanan olaylara bakın, U15 liginde bile kavgalar oluyor. Soyunma odasını basıyorlar. Bir Antrenör diğerine kafa atıyor. Bir başka maçta 3 futbolcu bir Antrenöre saldırıyor. Kendisini koruyan Antrenör de rakip futbolculara vuruyor. Sarhoşlar soyuma odalarını basıyor hem de Polisin gözü önünde. Bir Kulüp Başkanı diğer takımını futbolcusunu maçtan bir gün önce arıyor, “biz gruptan çıkarsak seni falanca yerde istihdam edeceğiz” diyor.
Sözlerim Ali Tanrıyaşükür’e
Hafta içinde bir maç oynandı, Bahçelievler Soğanlı-Altınova takımları arasında. Okudunuz bunları… Burada İl Temsilciliği hiç kimseye sormadan “ben maçı iptal ettim” deseydi bu olaylar olur muydu? Bir suç varsa en baştaki baş suçludur. Sonra diğerleri gelir… Kulüplerin yaptıkları elbette kabul edilemez boyutta… Ancak makam sahibi olanlara sesleniyorum; Yetkin varsa kullan, çekinme, insanları kırmaktan imtina etme yoksa bu olaylar meydana geldiğinde yine sizin başınız ağrır. Kulüplerin bazıları güzel sözden, kibar davranıştan anlamıyorsa masaya artık yumruğunuzu vurmalısınız. Bu sözlerim İl Temsilcimiz Ali Tanrıyaşükür’e… İnsanlar size güveniyor, bu güvenleri boşa çıkartmayın. Ama siz maalesef bu olayda çekimser kaldınız. Ben dahi size fazlasıyla güveniyor ve inanıyorum. Ancak sizin bazen gereğinden fazla iyimser olduğunuzu düşünüyorum. Ayrıca yumuşak karnınız olan Disiplin Kurulunun kararlarını yetkiniz dahilinde lütfen gözden geçirin. Bu Kurula olan tepkiler giderek artmaya başladı.
İstanbul’da takım çok
İstanbul’da çok olay varsa çok takım olmasının da rolü vardır. 7 kişi bir araya gelip ‘İstanbul bilmem ne sporu’ kurarsa olacağı budur. Halen de İstanbul’da yeni Kulüplerin kurulduğu haberleri geliyor. TFF’nin gücü bir yere kadar, bir tane Milletvekili bulan Kulüp kolayca istediği takımı kurabiliyor. Buna karşı gelecek güç TFF’de yok. Ne de olsa TFF sözde özerk de olsa tüm gücünü Devletten alıyor. Kendi başına bir tane Stat dahi açamayan ama Bakanlıklardan daha büyük bir bütçeye sahip olan Kurumu yönetenler aslında neyin ne olduğunu da çok iyi açıklıyorlar.
Bu sorunu çözmek hepimizin görevi
Sporun içerisinde yer alan aktörler (Sporcu, Antrenör, Spor Kulübü Yöneticisi, Federasyon, Hakemler, Seyirciler, Medya vb) bir bütünün parçaları. Bu parçaların uyum içerisinde, yozlaşmaya sebebiyet vermeden görevlerini yapmaları yaşanan sorunların ortadan kalkmasında önemli bir etken olacaktır. İstanbul’da çok büyük bir sorun var. Bu sorunu çözmek hepimizin görevi.
Ali Kemal Demir