Memleketimden futbol manzaraları
Sözlerini Fikret Şenes’in yazdığı, Ayten Alpman’ın eşsiz yorumuyla seslendirdiği geleneksel bir yahudi şarkısından uyarlanan Memleketim şarkısını son günlerde sık sık duymaktayız; Havasına suyuna, taşına toprağına, bin can feda bir tek dostuma…
Tamam şarkı sözleri güzel de bu bölünmüşlük ve kutuplaşmayla, halkımız birbirine nefretle bakıp en ufak bir hoşgörü göstermezken, maçlara gitmekteki tek amaçları vurup, kırıp dökmek ve küfretmekken, nasıl olacak bu birliktelik?…
Havasına, suyunaa… “Isınmak için sahaya çıkan futbolcuların üzerine su şişeleri yağdı.”
Taşına, toprağınaa… “tribünden atılan taşın hakeme isabet etmesi sonucu maç yarıda kaldı.”
Bin can feda bir tek dostumaaa… “İkili mücadele sonucu ayağı kırılan futbolcu, sağlık görevlisi olmadığı için müdahale yapılamayıp saha kenarında acı içinde ambulansın gelmesini bekledi.”
Her köşesi cennettir, ezilir yanar içimm… Bırakın bir şehirden başka bir şehire maç yapmaya giderken dostça karşılanmayı, aynı ilin takımı olup, amatör kümede bir semtten diğer semte maç yapmaya gidildiğinde palalar, silahlar, küfürlerle karşılanıp, futbolcular şarkı sözlerinde olduğu gibi, sadece içleri ezilip, yanmamakta, şiddetten de bir güzel nasibini almakta ve gidilen yer ise cennetten çok cehenneme benzemektedir.
Bir başkadır benim memleketimm… Hafta sonu oynanacak maçlara koşarlar ama izlemek için değil, rakibe saldırıp, salyalar eşliğinde küfredip, ellerine ne geçerse sahaya atıp, devre arasında rakibin soyunma odasını ziyaret edip! Eğer gol atarlarsa başlarına gelebileceklerin neler olabileceğini hatırlatmak için koşarlar…
İlginçtir ki maçlarda her türlü şiddet eğiliminde bulunan bu sürüler ağızlarında aynı nakarat bağırıp dururlar; “şehitler ölmez, vatan bölünmez…” Oysa statlarda ve yurdun dört bir yanında sergiledikleri şiddetle vatanı bölerken, düşmanın vurupta öldüremediği şehitleri öldürürler… Cep telefonlarına gelen çağrı üzerine, demokrasi nöbetini beraber tutarken kol kola girip halay çektiklerini unutup, rakip oldukları bir maçta, rakibi sindirip, korkutarak kazanmak için ağzı dolu dolu küfür edip taş atarlar… Ne diyeyim şarkıda olduğu gibi, bir başkadır benim memleketim…
Lama; “cehaletin olduğu yerde, gerçek barış ihtimalinden söz edilemez.” diyerek ne güzel özetlemiş içler acısı durumuzu… Ekranlardaki programlarda reyting uğruna hep cehalet ödüllendirilip, kavgalar prim yaparken ne sokaklarda ne de statlarda barıştan söz edilemez. Ne ekersen onu biçersin… Biz eğitilmiş insanlar yerine cahilleri baş tacı yaparak cehalet ekmeye devam ediyor ve ne yazık ki şiddet biçiyoruz. Futbolda şiddeti engellemek için kanunlarımız var ama uygulamıyor, otobüste kadına tekme atanı, çocuğunu döveni de dışarı salıyor ve ne yazık ki şiddeti sonlandıramıyoruz…
Ama ben şiddeti önlemenin bir yolunu buldum!.. Statlarda ve sokakta şiddet eğiliminde bulunanları hemen otobüslere doldurup doğruca Suriye, Irak sınırı ve doğuya PKK ile savaşmak için götürüp, cephede bu şiddet özlemlerini gidermelerine olanak tanırsak hem ülkemiz kazanır hem de maçlarda ve sokaklarda esen barış duygusuyla binlerce insan kenetlenebilir. İşte o zaman avazım çıktığı kadar bağırır şarkı söylerim; havasına suyunaa, taşına toprağınaa, bin can feda bir tek dostumaaa…
Atilla Özalp
Bu yazı Aydınlık Gazetesinde yayınlanmıştır.