Kurumların başına spordan gelen dürüst insanlar gelmeli
Ülkemizde kurulan Hükümetlerin hangisinde sporun içinden gelmiş bir Spor Bakanı oldu? Buna bağlı olarak Futbol Federasyonu’na hangi futbolcu veya Teknik Direktör, Başkan olarak seçildi veya atandı?
Almanya’da Rummenigge ve Beckenbauer hangi basamakları nasıl tırmanıp futbolun başına geldiler. Keza İspanya’da, Fransa’da bizim çocukluğumuzun ve gençliğimizin efsane futbolcuları bugünün yönetenleri oldular; doğrusu da budur ve ülkelerin başarıları ve başarısızlıklarının birinci basamağı yönetmektir.
En başta burada yenik başlıyoruz. Tabii bu yöntem bizde yanlış olunca aşağıya kadar yanlışlar devam ediyor. Ferguson’un 30 sene, Wenger’in 20 yıl belki daha fazla takımlarının başında olduğunu görmekteyiz. Sporu yönetenler ehil kişiler olmayınca sistemleri hedefleri ve vizyonları olmayacaktır haliyle…
Soruyorum size, her yıl 50-100 milyon TL veya dolar harcayan kulüpler altyapıda en az 5 yıllık bir planlama yapmışlar mıdır? 2-3 yıl Kulüp Başkanlığı yapan kişi görevi bırakınca altyapı üstyapı demeden bütün çalışanlar gider yerine yeni Başkanın ekibi gelir. O da 6 ay durur yine aynı değişim sonuç hüsran. Bu kadar olumsuzluklar içerisinde söyleyebileceğim güzel bir kelime ise bizim çocuklarımız yetenekli hem de çok yetenekli; sorun sistemli çalışmamak ve doğru kişileri işin başına getirmemekte. 70 milyonluk nüfusun içinden 18 kişi çıkaramayıp yurt dışında yetişen gurbetçi kardeşlerimizi getiriyoruz. Demek ki Almanlar bu işi doğru yapıyor.
Amatör futbol bu işin en zahmetli tarafı. Gerçekten bu işi çok iyi yapan hakkını veren yöneticilerimiz ve Antrenörlerimiz az da olsa var. Amatör futbolun sorunlarını herkes biliyor. Yıllardır çözülemeyen bir yığın problem var. Tesis, sağlık, ulaşım, maddiyat, şiddet, sahtecilik, plansızlık, adalette çifte standart ve birçok sorun. Bir ülke düşünün ki futbol sahalarına ambulans ve sağlık görevlisi temin edemiyor. Bir federasyon düşünün, her yıl statü değiştirip, takımların planlama yapmasına mani olan, hangi kulüp yöneticisine ve Antrenörüne sorarsanız sorun üst lige çıkan, alt lige düşen takımların sayısını bir önceki yıla göre söyleyip bu sene belki farklı olur diyebilir. Kura çekimlerinde düşecek ve çıkacak takımların sayısı katılımcıların oradaki ısrarları ile değişebiliyor. Böyle bir plansızlık olabilir mi?
Türkiye Şampiyonaları için statü vardır ancak son dakika yazılı statü bir A4 kağıdı ile değiştirilebiliyor ve bazen bundan kulüplerin haberi dahi olmuyor. Cezalar kulüplere göre kişilere göre değişebiliyor. Ceza Kurulunda bir dönem savunma hakkı kutsaldır mantığı ile savunma yaptırılır ama yine Hakemin raporu geçerlidir. Cezanızın azalmasının en önemli şartlarından biri hakemin raporunda yazdığı ama gerçekte yapmadığınız davranışları kabul edip pişmanlık duymanız gerekir. Kulüplerin maçlara gidiş gelişleri Belediyelerle olan diyaloglar ve yakınlıklarına bağlı. Belediyelerin size araç vermesinin bir takım karşılıkları olmalı. Siyasetin sizden istediklerini yapmazsanız araç alamayabilirsiniz. Yeni tesisler kazandırılması gerekirken var olan tesislerin inşaat alanına çevrilmesi ayrı bir sorun.
Bir transfer ücretinin 550 TL hatta para karşılığı olmasının amatör futbolda mantıklı bir açıklaması olmadığını düşünüyorum. Tesisi, geliri, olmayan kulüplerin spor yapması neredeyse imkânsız hale getiriliyor. Bu konuda tarafıma gelebilecek ‘parası ve tesisi olmayan spor yapmasın’ eleştirisini sporun ne olduğunu amacını ve nasıl bir pencereden baktığınızı sorarak cevaplayabilirim. Eğer biz futbolu sadece yarışmacı bir amaçla oynuyorsak haklısınız. Ancak Dernek Tüzüklerinde kuruluş amacına uygun olarak gençleri kötü alışkanlıklardan korumak ruhsal ve fiziksel açıdan sağlıklı bireyler olarak yetiştirmek istiyorsak o zaman her gencin spor yapma hakkı vardır ve sporu yönetenlerin bunu sağlama mecburiyeti vardır. Çözüm Amerika’nın yeniden keşfi değildir ve çokta basittir. Ülkenin spor ile ilgili bir planlaması olmalı kurumların başına spordan gelmiş dürüst ve bilimsel çalışmaya önem veren kişiler getirilmelidir.
Bülent Sayan