Göktürk: Ülkemizdeki en gariban lig burası!
Türkiye Kadın Futbol Kulüpleri Derneği Başkanı ve İstanbul Defnespor Başkanı Erdem Göktürk, “Kadın futbolunda on beş yılda bir tutam yol alınamadı ve maalesef kadın futbolu sahipsiz” dedi.
“Eğer bir TFF başkanı bu konuyu bilmiyor ise neyi yanlış yapmakta olduğumuza bakmamız gerekiyor. Belli ki mevcut uygulama ile farklı bir sonuç beklemek, Türk kadınına hak ettiği değeri vermek mümkün değil.” ifadelerini kullanan Göktürk, açıklamasında şunları söyledi…
İlk önce ligimizin kestintisiz olarak on beş yıldır sürdüğünü belirtmek gerekli. Üstelik daha öncesi de var. Bu ligde Trabzonspor oynadı, hatta şampiyonluk yaşadı. Şimdi Beşiktaş var, Amed var ama Antalyaspor, Eskişehirspor, Orduspor, Vanspor da vardı. Galatasaray yıllarca çalıştığı altyapısı ile lige girmek üzere iken vazgeçti. Kadın Futbolu hiçbir şekilde Türkiye’de bilinmeyen bir konu değil. Eğer bir TFF başkanı bu konuyu bilmiyor ise, on beş yılda bir tutam yol alınamadı ise, neyi yanlış yapmakta olduğumuza bakmamız gerekiyor.
Kadın futbolu ile uğraşan her kulübün karın ağrısıdır lig statüsü hazırlık süreci. Her yaz geldiğinde, ne zaman çıkacağı, bu kez nelerin değişeceği merakı, belki bir gelişme olacağı umudu ve bazı sıkıntıların düzeleceği beklentisi ile aylar geçer. Bir türlü gelemez o lig statüsü. Hatta geçmişte lig başladıktan sonra yayınlanmışlığı dahi vardır. Geldiğinde ise, kadın futbol paydaşları arasında, istisnasız her yıl büyük bir hayal kırıklığına yol açar.
Şeffaf bir süreç istiyoruz
Her sezon öncesinde, kadın futbolunda çalışan kulüplerimiz fikir ve önerilerini hem bireysel, hem de toplu olarak kulüpler birliği aracılığı ile Türkiye Futbol Federasyonu’na iletirler. Federasyon içindeki süreç ise dışarıya kapalı kaldı hep. Yayınlanan lig statülerinde kulüplerin hemen hemen hiçbir isteğinin dikkate alınmadığı görüldü. Bu yıl, Kadın Futbol Kulüpleri Derneği lig statüsüne dair önerilerini şeffaf olarak, tüm paydaşlara açık şekilde yapmaya karar verdi. Bu ve bunu izleyecek olan yazı dizisinde, kulüplerin gözü ile kadın futbolunun sorunlarını, çözüm önerilerini bulacaksınız. Belki bazı konular fazla detaylı olacak, ama tüm isteklerin tüm ilgilenenlerin ulaşacağı şekilde paylaşılmasına önem veriyoruz.
Federasyonun yükümlülüğü var
Kadın futbolu hakkında ilk söylenmesi gereken, Türkiye’nin imzaladığı pek çok uluslararası sözleşmede, kadınlar ve kız çocuklarının spora erişimi konusunda eşitlik taahhüt etmiş olduğudur. Türkiye Futbol Federasyonu ise 5894 numaralı kanun ile tüm futbol aktiviteleri için tekel olarak belirlenmiştir. Bu iki bilgi dahi federasyonun kadınlara ve kız çocuklarına sağlıklı ve eşit futbol oynatma konusunda yükümlülüğü olduğunu gösteriyor. Yazının kalanını okurken bu yükümlülüğü akılda tutmakta ve görevini ne ölçüde yaptığını değerlendirmekte fayda var.
Pandemi sürecinde hayal kırıklığı
Covid-19 süreci tüm sporlarda, tüm liglerin aniden kesilmesini gerektirdi. Lig birincisinin Türkiye’yi Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde temsil edeceği, son yıllarda büyük bir yatırım ile kadın futboluna giren Gaziantep ekibi ALG Spor ile Türk futbolunun köşe taşlarından Beşiktaş’ın şampiyonluk için kıyasıya rekabet ettiği lig bir anda durdu. Üç kademesinde yüzün üzerinde takımı, terfi mücadelesi veren otuz civarında kulübü, binlerce sporcusu, Antrenörü ve paydaşları ne olacağını beklemeye başladı. Zaman geçtikçe, TFF tarafından Süper Lig’den İkinci Amatör Liglere kadar her tür erkek ligi için onlarca açıklama yapıldı. Tüm bir kadın futbol camiası, her hafta federasyon yönetim kurulu toplantılarını bekledi. Her seferinde hayal kırıklığına uğradılar. İlaç için, bir kez dahi “kadın futbolu” denilmedi açıklamalarda. Ne olacağına, lig için ne yapılması düşünüldüğüne dair bir şey sızdırılmadı. Açık bir şekilde, pandemi sürecindeki yönetim açıklamalarında kadın futbolu yok sayıldı.
Kadın futbolu sahipsiz
Peki neden olmuyor? Kadın futboluna verilen emekler, kadınların futbol hakkı neden yok sayılıyor? Tek bir nedeni var. Kadın futbolu sahipsiz. Amatörler gerek Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu ile gerekse yönetim kurulunda amatörlerden sorumlu Başkan Vekili ile yönetiliyorlar. Kadın futbolu ise sözde amatör ama amatörlerin yapısına dahil değil. Profesyonel liglerin de hem federasyon içinde bir departmanı, hem de yönetim kurulunda bir hayli temsili var. Kadın ligleri ise ulusal olarak oynanıyor, yabancı yıldızları, şampiyonlar ligi var ama Türkiye’de profesyonel değil. Doğal olarak o departman da ilgilenmiyor. Dolayısı ile kadın futbolunun Türkiye Futbol Federasyon yönetimi içinde bir sorumlusu, sorunlarını gündeme getirecek bir sesi yok. Öyle olunca da, kadınlar ligi Türkiye’nin en gariban, en sahipsiz, en mağdur ligi olarak çıkıyor ortaya.
Nihat Özdemir’e bilgi aktarılmamış
Federasyon başkanı Nihat Özdemir’in, göreve geldiğinden beri, kadın futbolu ile ilgili ve her biri birkaç cümleyi geçmeyen üç açıklaması var. Her üçünde de sayın Özdemir aynı noktalara vurgu yapıyor: “Türkiye’de hiç bilinmeyen bir konu. Hem Avrupa’da hem de dünyada FIFA ve UEFA tarafından kadın futboluna çok önem veriliyor. Önemli destek veriyorlar. Biz de federasyon olarak geri kalmayacağız. Gerekli destekleri vereceğiz. Kadın futbolunun bütün Türkiye’ye yayılmasını istiyoruz.” İlk önce ligimizin kesintisiz olarak on beş yıldır sürdüğünü belirtmek gerekli. Üstelik daha öncesi de var. Bu ligde Trabzonspor oynadı, hatta şampiyonluk yaşadı. Şimdi Beşiktaş var, Amed var ama Antalyaspor, Eskişehirspor, Orduspor, Vanspor da vardı. Galatasaray yıllarca çalıştığı altyapısı ile lige girmek üzere iken vazgeçti. Kadın Futbolu hiçbir şekilde Türkiye’de bilinmeyen bir konu değil. Eğer bir TFF başkanı bu konuyu bilmiyor ise, on beş yılda bir tutam yol alınamadı ise, neyi yanlış yapmakta olduğumuza bakmamız gerekiyor. Belli ki mevcut uygulama ile farklı bir sonuç beklemek, Türk kadınına hak ettiği değeri vermek mümkün değil. Gerekli destekler ve Türkiye’ye yayılma konularına sonraki yazılarda dönmek üzere UEFA’nın verdiği önem konusunda bir bakalım.
Başarı stratejiden geçiyor
Kadın futbolunu geliştirmek için Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Öncelikle değişim iradesi gerekiyor. Bir de başarılı ülkelerin neler yaptığına bakarak yola çıkabiliriz. UEFA’nın Kadın Futbolu sıralamasında üstlerde olan ülkelere baktığınızda, dikkat çeken ortak yönler var. Bunlardan birincisi, tüm ülkelerin kadın futboluna dair bir stratejisi bulunması ve dokümanın kamuya açık şekilde paylaşılarak icra taahhüdünde bulunulması. Stratejiler, o ülke özelinde yapılmış çok yıllık planları ve her şeyden önemlisi açık değişim ifadesini kapsıyor. UEFA da zaten 2019 yılında kendi stratejisini yayınladı. Avrupa futbolunun patronu, 2024 yılında kadın futbolunu Avrupa’nın bir numaralı kadın sporu yapmak için kolları sıvadı. Oyuncu sayısını, ulaşılan kitleyi, şampiyonalar ve turnuvaların değerini, kurullarda kadın temsilini iki katına çıkaracak detaylı planlar yapıldı. Kadın futbolunun algısını yükseltecek aktiviteler tasarlandı. Üstelik Türkiye Futbol Federasyonu birinci başkan vekili sayın Servet Yardımcı’nın da UEFA yönetim kurulu üyesi olarak bu stratejinin onaylanmasında payı var. Yapılması beklenen, diğer başarılı ülkeler gibi, UEFA ile entegre bir strateji hazırlamak ve Avrupa’nın en tutkulu futbol ülkelerinden birisi olarak yolculukta yerimizi almak. Oysa Türkiye’de, ne yazık ki, Kadın Futbolu bir yıllık lig statüleri ile idare ediliyor. Bir haftada hazırlanan, ligin başlamasına bir ay kala zorlukla yetiştirilen lig statüleri ile kayda değer bir değişim ve gelişim gerçekleştirmek mümkün değil. Zaten bu on beş yıllık ligimizin bilinmemesinden de belli.
Doğru yapı ile sonuç alınıyor
Başarılı ülkelerin birleştiği ikinci konu ise kadın futbolunu nasıl yönettikleri. Federasyonun yapısı içinde kadın futbolunun yeri, değişim ve gelişime dair iradenin de ifadesi. En üstte yer alan İngiltere, Almanya gibi ülkelerde, yönetim kurulunda kadın futbolu temsil ediliyor. Üst sıralardaki ülkelerin hemen tamamında, kadın futbolu direktörlük düzeyinde ve ayrı bir departmanda yönetiliyor. Böylece, çok yıllık planlar ve sürdürülebilir bir gelişime odaklanma başarılabiliyor. Doğru yapı kurulduğunda sonuç da geliyor. Bizde de federasyon içinde bu konuda bir iyi niyet mevcut. Yetkililerine ulaşmak, fikirleri aktarmak konusunda bir sıkıntı yok. Ancak yıllardır bir türlü çözüm üretilememesi, kadın futbolunun yönetimine dair yapısal bir sıkıntı olduğunu ortaya koyuyor.
Kadın futbolu emanet gibi
Türkiye kadın futbolu, Futbol Gelişim Direktörlüğü altında idare ediliyor. Direktörlük TFF web sitesinde kendisini şu şekilde ifade ediliyor: “Futbol Gelişim Direktörlüğü, ülke futbolunun geleceğini şekillendiren Antrenör Eğitimi, Elit Futbol Gelişimi ve Grassroots faaliyetlerini yürüten, Gelişim Milli Takımları bünyesinde bulunduran organizasyondur”. Kadın futbolu direktörlüğün bünyesinde yok! Kendi çalışma alanını ifade ederken kadın futboluna değinmeyen Gelişim Direktörlüğü, kaynak seçimlerini ve çalışmasını da doğal olarak kendi çalışma alanını önceliklendirilerek yapıyor. Kadın futbolu, direktörlük altında Genç Oyuncu Gelişim Müdürlüğüne bağlı. Birincisi Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde Türkiye’yi temsil edecek, kıran kırana mücadeleye sahne olan, Atletico Madrid maçında Vodafon Arena’yı doldurabilen, Antep’te şampiyonluk şarkıları söyleten, Hakkari’de, İzmir’de, Zonguldak’ta, Kocaeli’nde, Ankara’da, Diyarbakır’da, Adana’da yürekleri çarpan kadınlar ligi, kadın futbolu ismini geçirmeyen Gelişim Direktörlüğü altında, oyuncu Gelişim müdürlüğüne bağlı olarak, yılda beş bin maçlık yoğun bir gündemi olan altyapı Gelişim Ligleri ile zaman, enerji ve kaynak için rekabet etmek zorunda. Bu rekabete dair tercihlere sonraki yazılarda değineceğiz. Bu yazıda sadece Kadın Futbolunun zaman, enerji ve kaynak olarak kayda değer bir pay alamadığını vurgulayalım. Kadın futbolunun, kadınların futbol oynama hakkının bu emanet yapıdan kurtulması, ayrı bir Kadın Futbol Departmanı kurulması on beş yıl sonra yapılması gereken birinci eylem. Buradan strateji geliştirmeye başlamak mümkün olabilir.
Hangi milli takımlarımız olduğunu biliyor muyuz?
Ne durumda olduğumuzu gösteren bir örnek madde ile ilk yazıyı bitirelim. Kadınlar Ligi Statüsüne göre bir takımdan sekiz oyuncu okul karşılaşmalarına gittiği takdirde, o takımın maçı ertelenebiliyor. Okul karşılaşmalarında daha yoğun olarak Futsal oynandığını ve maçlarda sahada beş oyuncu olduğunu bir kenara bırakalım. Bu maddenin tamamen federasyonda, lig programlamasına dair yetersizlikten dolayı yer almasına da değinmeyelim. Erkek gelişim liglerinde beş olan bu limitin kadın ligleri söz konusu olunca sekiz olmasını geçelim. Kadın ligleri programlamasına daha az gayret sarf edilmesi amaçlı olduğunu biliyoruz. Daha önemlisi, aynı maddede yıldız milli takım faaliyetlerine katılan beş oyuncu için maç ertelenebileceği ifade ediliyor. Eğer faaliyet milli takımlar faaliyeti ise dört oyuncu yetiyor. Ne yazık ki kadın milli takımları, TFF tarafından U15, U17 ve U19 şeklinde tanımlanmış. Yıldız milli takım diye bir milli takım yok. Bir de milli takımlar ifadesi, olmasa dahi, yıldız milli takımı da kapsarmış gibi duruyor. Karmakarışık bir durum. Direktörlükten de, Hukuktan da geçmiş, yönetim kurulunda onaylanmış bu olmayan milli takım maddesi. Kadın futbolunun emanet durumunu göstermesi açısından güzel bir örnek. Bir sonraki yazıda lig piramidine dair görüşlerimiz ile devam edeceğiz.
AmatorLig.Net