Dolar 34,5424
Euro 36,0063
Altın 3.006,41
BİST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 10°C
Çok Bulutlu
İstanbul
10°C
Çok Bulutlu
Pts 11°C
Sal 11°C
Çar 13°C
Per 14°C

Genel Kusur

A+
A-
14.10.2015

2002 yılı Ocak ayı olağanüstü kongresinin, olağan şekilde yapıldığı, üyelere ve Ayazağa halkına açık olarak yapılan tek genel kuruludur benim bildiğim.

3. Lig 5. Grupta mücadele eden Ayazağaspor ligin ilk yarısını 15 puanla 19 takımın olduğu fikstürde 18. sırada yer alarak küme düşmenin en büyük adaylarından biri olması sebebiyle takımın kötü gidişatını durdurmak ve takımı ligde tutabilmek adına yapılmış, Şaadettin Erol kulüp başkanlığına getirilmiştir.

Genel kurulda, eski ve yeni başkanlar konuşmalarını yaptılar. Yaşanılan maddi ve manevi zorlukları anlattılar,yeni başkan takımın ligde kalabilmesi için yönetim olarak ellerinden gelen bütün gayreti göstereceklerini ifade ettiler. Kulübün borçları açıklandı,tahmini bütçeler okundu ve yeni bir umutla, Ayazağaspor’un yeni başkanı açıklandı. Tek aday olduğu için oy kullanılmadı ama oy çokluğu ile yeni yönetim kabul edildi. Kimler yokki listede; meclis üyelerinden, muhtarına, iş adamlarından müteahhitlere, Şişli Belediyesi Ayazağa şube müdürüne varana dek herkes var. Yani mevki, makam ve iş yapabilme becerisi açısından hepsi kendini ispatlamış kaliteli bir yönetim kurulu. Sonra dilek ve temenniler bölümüne geçildi.

Ben ve benim gibi düşünen birkaç arkadaşımın duygularını dile getirmek için söz aldım. Sayın başkanım dedim ’’Sizden iki şey istiyoruz. Birincisi ne yapıp edip bu takımı küme düşürmeyin. İkincisi Ayazağaspor’a kulübün malı olmak kaydı ile bir otobüs alın’’. Söz dedi sayın başkan, hem bu takımı ligde tutacağız, hem de Ayazağaspor’a yakışır bir takım otobüsü alacağız.

Genel kuruldan 1 yada 1,5 ay sonra muhteşem bir takım otobüsü alındı kulübe. Yeşil sarı renkler üzerine boydan boya yazılmış Ayazağaspor ve yazının her iki tarafında kocaman Ayazağaspor amblemleri. Sevinçten havalara uçtuk. Gururlandık, semtimizle ve takımımızla övünç duyduk. Düşünsenize o zaman Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe bile tur firmalarının tahsis ettiği araçlarla gidiyor maçlara ama Ayazağaspor’un kocaman bir otobüsü var. Nasıl heyecanlanmayalım?

Ligin 2. yarısı 3 maçta alınan 4 puan ile başladı. Dördüncü hafta Edirne deplasmanında oynanan Edirnespor maçı o sezon Ayazağaspor’un kader maçı oldu.(Bu maçın burada yazamayacağım çok enterasan bir hikayesi vardır ve dönemin yönetimi bu maçın alınamamasının baş sorumlusudur.) Her şekilde alacağımız bir maçı Ayazağaspor 89. dk. da daha sonra bizde de forma giyen Ender Marangoz’un golüyle kaybetti. Ve Edirnespor’dan alınamayan 3 puan bizi küme düşüren en büyük etkenlerden biri oldu. Sezon sonuna yaklaştıkça ligde kalabilmek adına harcanan paralar katlanarak artmaya başladı. O dönem suç olmayan teşvik pirimleri inanılmaz rakamlara ulaştı ama yinede sonuç alınamadı. Her maç sonunda elimize kağıt, kalem alıp 42 puanla ligde kalırız hesabı tutmadı ve Ayazağaspor ikici yarı alınan 24 puana rağmen 39 puanla küme düştü. Böylece Küçükçekmecespor ile başlayan 4 yıllık 3. lig serüveni Beyelerbeyi maçının kaybedilmesi ve bütün hesapların sona ermesi ile birlikte bitmiş oldu.

Sonraki 8 sezonda yeniden 3. lige çıkmak için hem maddi, hemde manevi olarak büyük mücadeleler verdi bu takım. Türkiye şampiyonaların da 3 final, 2 yarı final, 1 çeyrek final oynayarak büyük başarılar yaşadı ama bir türlü özlemini duyduğu profesyonel liğlere geri dönemedi. 2010 yılına kadar kaybedilen her finalden sonra yeniden toparlanıp ayağa kalkmasını bildi. Her yeni sezona yeniden şampiyonluk ve 3. lige yükselme ümidiyle başladı. İstanbul’u bir yana bırakın neredeyse tüm Türkiye’de adından bahsedilen bir amatör kulüp halini aldı. Ama 2010 finalinden sonra adeta dibe vurmaya başladı.

Aksini iddia edenleri Allah’a havale ediyorum
2002 yılından sonra bir daha hiç üyeler ve bu takıma gönül verenlerin katılımıyla gerçekleşen kulüp de yapılan genel kurul görmedim ben. Ayazağaspor genel kurulları, genel kusur olarak kaldı hep. Ne olağan oldu, ne olağan dışı, ne ne olağan üstü genel kurul oldu, ne de olağana yakın. Başkanlar değişti, yönetim kurulu üyeleri değişti, üyeler değişti ama genel kurulların nasıl yapıldığı bilinmezliği değişmedi. Başarılar yaşanıyorken ses çıkarmayanların, başarısızlıklarda da ses çıkarmama geleneği de değişmedi. Ne kimsenin bütçeden haberi oldu, nede borçlardan. Ne kimse yapılan borçlanmaları kabul etti, nede borçları ödemek için niyet etti. Ve en son gelinen noktada ,kulübün 550 bin TL ile 600 bin TL arasında bir borcun olduğu ortalıkta dedikodu olarak dolanmaya başladı. Yönetimler ve yönetim kurulu üyeleri zan altında bırakıldı. Çeşitli senaryolar yazıldı ama doğruyu yanlışı kimse tamamen doğru şekilde bilemedi. Şeffaf olmama durumu kulak dolgusu dedikodulara yol açtı. 2004-2007 yılları arasında 3 yıl ve 2009-2010 sezonunda 1 yıl Ayazağaspor’da yönetim kurulu üyeliği yapmamdan dolayı hakkımda da bazı söylentiler oldu. Şunu açık ve net şekilde ifade ediyorum ki, bu kulubün 1 lirası bilerek benim boğazımdan geçtiyse, bana nasip olduysa Allah bunu benim çocuklarımdan çıkarsın. Bunu her yerde, herkesin yanında gönül rahatlığı ile söyleyip, ifade edebilirim. Aksini düşüneni de Allah’a havale ediyorum.

Faiz yükünden kurtulmak gerekiyor
2016 yılı Haziran ayında genel kurulu var Ayazağaspor’un. Aday çıkarmı, çıkmazmı, çıkacak adaylar, yapılan borçları kabul edermi, etmezmi bilemiyorum ama şunu ifade etmek istiyorum ki, artık tüm bu gelişmelerden haberdar olmak aidatlık duygusu ile bağlı olduğumuz camianın bir parçası olarak bizim de hakkımız. Bu yüzden en yakın genel kurulun tüm üyelere açık şekilde yapılmasını temenni ediyorum.
Birde bu kulübün artık faiz yükünden kurtulması gerekiyor. Ne zaman alındığı, ne kadar olduğu kimden alındığı ve ödeme süresinin belli olmadığından içine düştüğü faiz batağından çıkarılması gerekiyor. Bu borçları veren kişiler ile konuşulup şayet gerçekten bu paralar kulübe verilmiş ise yeni bir ödeme planı yapılarak ve gerekirse faiz yapılanmasına gidilerek ödenebilir oran ve vadelerin yeniden oluşturulması gerekmektedir. Faize giden bu paraların üzerinde burada spor yapan, yapacak olan her çocuğun hakkı vardır. Bu kulübün boşa heba edilecek 1 lirası bile yok iken bu faizleri alanlar da biraz kendilerini sorgulamalıdır.

Ayazağaspor, Ayazağalılarındır
Ayazağaspor 2015-2016 sezonuna 6 maçta aldığı 1 puan ile başladı. Ne derdini anlatacak kimsesi var, nede anlatılanı anlayacak kapasitesi olan birileri. Yine küme düşmeme hesapları, yine takımın yalnızlığı, yine başlamadan biten umutlar. Bu takım ne Asım hocanın takımıdır, ne İbrahim başkanın, ne de bu takımda forma giyen futbolcularındır. Bu takım biz Ayazağalıların takımıdır. Sahip çıktığımız kadar bizimdir. Takım küme düsşün ona göre hesabımızı yaparız diye bekleyenler, her mağlubiyetten sonra keyif çıkaranlar, hiçbir katkısı olmadan en çok çığırtkanlık yapanlar, Ayazağaspor takımı kötü durumda olabilir ama Ayazağaspor ruhu dimdik ayaktadır. Daha önce olduğu gibi son dakikaya, son nefesimize kadar mücadelemiz devam edecek haberiniz olsun. Mümkün olan benim ve birkaç sevdalının bu takıma sahip çıkması değildir. Mümkün olmayan hesaplar ile bu takımı sahipsiz bırakmanızdır bütün mesele. Onun için siyasetinizi gidin başka mecralarda yapın ve bu kulübü reklam malzemesi yapmayın. Kulüp üzerinde siyasi baskı yaparak kendinize ve çevrenize menfaat sağlamayın. Çünkü bu durum, parayla ,mevkiyle, makamla konuşanların anlayacağı bir durum değil, ancak anlamsız bir sevda uğruna besteler yapıp, tezahüratlar yapanların anlayacağı bir durumdur.

Bana pek çok kişi soruyor inceden dokundurarak. Yahu diyorlar ne menfaatin varda bu kulüple bu kadar ilgileniyorsun? Açıklayayım: Ben bu kulübü, bu sporu, bu semti seviyorum. Sevginin olduğu yerde menfaat olmaz bilmez misiniz? Sanırım sizin hayat anlayışınız menfaat üzerine burulu, benimkisi sevgi üzerine. Galiba aramızdaki fark bu. Siz Tansel Gonca’yı tanımıyor bilmiyorsanız asla anlayamazsınız bunu. ‘’Sevmeyi bilmeyenler, sevildiğini anlayamazlar.’’

Otobüse ne mi oldu?
Kuşlar getirmişti fareler de yedi….

Hüseyin Bal

ETİKETLER:
YORUMLAR

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

error: İzinsiz kopyalanamaz!