Futbolu yönetenlerin % 80’i bu işi bilmiyor
“Futbol basit bir oyundur, zor olan futbolu basit oynayabilmektir”, sözü yıllardır söylenir. Evet, bu basit oyun öyle bir hale geldi ki, dev bir canavara dönüştü adeta. Onunla baş edebilmek, onu yönetebilmek ilçeyi yönetebilmek kadar zor ve bu zorluk karşısında da bir o kadar da popüler hale geldi neredeyse.
Frank Rijkaard’a Türk Futbolu için ne söylersiniz diye sormuşlar. “Türk futbolunda her şeyden biraz var, hiçbir şeyden tam yok diye cevaplamış”.
Ne güzel özetlemiş aslında durumumuzu. O yüzden de nereye elimizi atsak dökülüyor olmasının sebebi bu olabilir aslında. Türkiye’deki en büyük sorun futbolcu yetiştirilememesi değil, yönetici yetiştirilememesi veya yanlış yönetici seçimidir.
Abartmadan söylüyorum bugün ülke futbolunu yönetenlerin yüzde sekseni bu işten anlamamaktadır. Yönetim zafiyeti federasyon düzeyinde de kulüpler düzeyinde de böyledir.
Aynı durum tüm ülkede ilçelerde ve Silivri’de de böyle değil mi? Bakın sporu yönettiğini sananlara!
Sistem yanlış, Düzen yanlış, Düşünce yanlıştır çünkü… Futbolu sadece cebinde parası olan yönetir mantığı vardır bir ülkede, sistem içerisinde. Bilimin, bilginin, eğitimin, becerinin, tecrübenin hiçbir önemi yoktur… Hatta bu üstte saydıklarım istenmeyen bir özelliktir çoğu kulüpte, siz çok bilgiliyseniz, mevcut düzen sizi iki günde kapının önüne koyar.
Öyle başkana akıl vermeye filan kalkmayacaksınız, karşılarında eğilip bükülen, ne söylenirse yapan insanları sever başkanlar. Parayı veren düdüğü çalar tarzında bir durum geliştirilmiş. Hatta nerdeyse artık gelenek haline getirilmiştir.
Bu sistem trilyonların döndüğü bu pazarda, kökten yanlış arızalı bir sistemdir. Oysa ki günümüzde profesyonel bir spor kulübünün yaşayabilmesi için o kulübün hiçbir yöneticiye, başkana maddi anlamda muhtaçlığı olmamalıdır. Kendi ayakları üzerinde durabilecek ekonomik gücünün olması şarttır.
Ondan üç kuruş, bundan beş kuruş alarak günümüzde bir futbol kulübünü yönetemezsiniz, sadece yönettiğinizi zannedersiniz!
Başkansan eğer ya o ihtiyaç olanı bulacaksın ya da alacaksın şapkanı gideceksin! Söylemi gibi olmamalı ve bu şekilde yönetilmemeli, herkes elini eşit şekilde o taşın altına koyabilmeli. Futbol artık öyle beş-on futbol topuna futbolcu transferi yapılan devirlerde değil, trilyonların havada uçuştuğu büyük bir endüstri durumundadır.
Evet, Türk Futbolunda; Medya kötüdür, altyapı eksiktir, ekonomi bunaltıcıdır, bunun gibi çok fazla problem vardır. Ama bu kısır döngünün, bu arızalı sistemin asıl nedeni ve sorumlusu futbolu yönetenlerin çoğunun bu işten zerre kadar anlamamasıdır.
Bakın iş çığırından çıkmadan, artık başkanlar kulüplerini bir şirket mantığıyla yönetmeli… Teknik konuları işi anlayanlarına, maaşla çalışan işçilerine bırakmalı, kulüpler kendi ekonomik güçleriyle ayakta kalabilmeli, bunun için sabit kaynaklar oluşturabilmeli.
Bir kulüp siyasetin desteğini alacaksa da işte tam da bu alanda almalı, projeler geliştirmeli, bu değirmenin artık taşıma suyla dönmeyeceğini, herkesin, her kesimin adı gibi bilmesi gereklidir…
Kendi futbolcusunu yetiştirebilecek, ciddi anlamda önemsenen bir altyapı sisteminin kurulduğu, futbolun binlerce insanın zevk aldığı bir oyun olduğunu unutmadan, onlara bu zevki pazarlayabilecek bir gücün oluştuğu, başkanların değişse bile sistemin aynı şekliyle devam ettiği, bir yönetim modeli mutlaka ve mutlaka getirilmelidir.
Silivri’deki ve tüm ülkedeki futbolun tek kurtuluşu budur. Eminim ki bundan sonrası için bu zemini hazırlayan ve uygulayan her kulüp üst düzey olacaktır! Kalanlarsa silinip gidecektir… Bu kadar yöneteni, yönetileni yazıp çizdikten sonra, noktayı da şöyle koymak gerekiyor galiba.
Evet, futbol basit bir oyundur, zor olan onu yönetebilmektir…
Engin Akın