Bu takımlar neden ligden çekiliyor?
İstanbul’da Amatör Liglerde yer alan Kulüpler, hem Büyükler kategorisinde hem de alt yapıda dökülmeye başladılar. Alt yapılarda lig başlayalı 2-3 hafta olmasına rağmen tam 23 takım ligden çekildi.
İstanbul U17 Liginde Acıbadem, Akatlar, Atışalanı, Başıbüyük, Fatih Hilal, Firuzköy, İncirlispor, Küçükköy, Muratbey ve Sarıyer FSM Ligden çekildiler. U15 Liginde ise Arena Olimpik, Arnavutköy Yayla, Aslanordu, Bahçelievler, Batı Ataşehir, Dikilitaş, Esenkent Gençlik, GOP Barbaros, Güzeltepespor, İstanbul Gençlergücü, Kemerburgaz, Koşuyolu ve Mecidiyeköy takımları da ligden çekilmek zorunda kaldılar.
Süper Amatör Lig, 1.Amatör Lig ve 2.Amatör Ligde ligden çekilen takımların gerekçeleri belli, genelde maddi sorunlar… Ancak, alt yapılardaki durum çok vahim. Amatör Kulüpler gün geçtikçe sporcu bulma konusunda sorunlar yaşamaya başladılar. 4-5 seneden bu yana devam eden bu sorun, gün geçtikçe artmaya başladı. Bunun belli başlı sebeplerinden birisi de sporcuların okul saatleri ile idman saatlerinin çakışması. Aileler çocuklarına artık futbol için izin vermemeye başladı. Futbolun cazibesi de kalmadı aslında. Teşvik eden de yok denecek kadar az.
Alt yapıların hali ortada. Eğitimsizlik, alt yapı takımlarının tesis eksikliği, alt yapıda görevlendirilen Antrenörlerin yeterliliği, ailelerin çocukları 14 yaşında bankamatik gibi görmesi, okul ile takım arasında sıkışan çocukların bocalaması gibi nice sorunların yanı sıra, özel futbol okulları da Amatör Kulüplere ciddi anlamda rakip oluyor. Üç büyükler gibi adlandırdığımız Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş gibi takımların adlarıyla açılan spor okullarının Amatör Kulüpler ile olan ilişkileri ve sporcu ailelerinin bu takımları tercih etmesi de semt takımlarının geriye düşmesine sebep oluyor. İstanbul’da, Barcelona ve Arsenal gibi takımların futbol okulu açması ve ailelerin de çocuklarını buralara yönlendirmesi bana göre Amatör Kulüplerin önünün kesilmesine sebep oluyor.
Türkiye’de şu anda en iyi alt yapı Altınordu’da… İzmir ekibinin futbolcu tarama grubu çok iyi çalışıyor ve Türkiye’nin dört bir tarafını inceleyerek transfer yapıyorlar. Ardından Beşiktaş ve Galatasaray geliyor. Galatasaray geçmiş yıllarda yaptığı hatayı artık yapmıyor ve iyi paralar ödeyerek yerinde transferler yapıyorlar. 14 yaşında A takıma çıkan ve Denizlispor’dan alınan Mustafa Kapı bu konuda iyi bir örnek… Bir örnek vereceğim, Galatasaray’ın futbolcu tarama grubu Salih Uçan’ı Bucaspor’da oynarken çok beğenmiş ve alınması için Kulüp Yönetimine rapor vermişti. Ancak, Galatasaray, o günün şartlarında talep edilen parayı kabul etmedi ve Salih, Fenerbahçe tarafından transfer edildi. Şimdilerde adının önünde ‘Türkiye Futbol Direktörü’ yazan Fatih Terim Galatasaray’ın başına geldiğinde ilk yaptığı iş Müfit Erkasap’ı alt yapının başına getirmek olmuştu. O dönemler İstanbul dışından gelen futbolcular için 49 yatakhaneli olan alt yapı binası çok abartılı bulunarak sayı 11 kişiye kadar düşürüldü. Son zamanlarda Beşiktaş’ın bir sistemi var. Siyah-beyazlılar, Milli takımlara gitmeyen alt yapı sporcularını genelde transfer etmiyor. Beşiktaş’ın futbolcu tarama ekibi de son zamanlarda çok iyi çalışıyor. Son dönemlerde alt yapıda iyi işler yapan bir başka takım ise Medipol Başakşehir. Turuncu-lacivertlilerin futbolcu tarama ekibi yok ancak İBB’nin Yetenek Avı Kampı, Medipol Başakşehir’e inanılmaz katkı sağladı. Kasımpaşaspor’da son 2 yıl içinde alt yapıda çok yerinde çalışmalar yapmaya başladı. Lacivert-beyazlılar, geçtiğimiz yıl, İstanbul Valiliğinin de izniyle İlköğretim Okullarında seçmeler yaptılar. Bu etkinlik Kasımpaşaspor’a çok sayıda yetenekli sporcu sağladı. Bunun karşılığında Kasımpaşaspor, sporcu aldığı okullara spor malzemesi desteği sağladı. Birçok Amatör Kulüp buna tepki gösterdi fakat Kasımpaşaspor, bu çalışmadan istediğini fazlasıyla elde etti.
Biz, İstanbul olarak çok sayıda takımımızın olması ile övünüyoruz ancak Türkiye Şampiyonlukları nedense hep Samsun, Bursa ve Antalya gibi takım sayısı bize göre çok az takımlara gidiyor. İstanbul’da birçok Kulüp alt yapıda elde edilen başarıyı fazla umursamıyor. Alt yapısı her sezon 4 şampiyonluk alan bir takımın A takım Antrenörünün hiçbir zaman alt yapı maçı izlemediğini biliyorum… Bu Antrenör, son olarak başarılı alt yapı Antrenörün Kulüpten gönderilmesini de sağladı. Böylece hem kendisi rahat etti hem de her sene Türkiye Şampiyonasına gidip 10 bin TL civarı masraf yapan Kulüp Yönetimi! Ve bu kişiler ‘büyük Hoca’ kabul ediliyor maalesef…
FİFA’nın tavsiye niteliğinde bir kararı var, “Bir futbolcu yılda en az 40 resmi müsabaka yapmalı…” Biz, 40 maçı 3 yılda ancak yapıyoruz. Takımlar genelde sezonu 14 maçla bitiriyorlar. İstanbul’da U15B Liginde 18. Grubu gördünüz mü? 5 takımlı bir lig oluşturmuşlar. Takımlar birbirleriyle 3 maç yapıyor. 3. maçı ise ilk iki maçta üstün olan takımın sahasında yapacaklarmış… Bayrampaşa, Sultanbeyli Belediye, Tuzla, Çatalca ve Maltepespor’un yer aldığı bu grup aslında her şeyi özetliyor. 5 takımlı lig mi olur? Futbolun gelişmesini istiyorsak maç sayısını arttırmalıyız. Alt yapılarda her maç ayrı bir tecrübe. Çocukların tecrübesi ve gelişimini sağlaması için alternatif çözümler üretmeliyiz. Bunu da yapacak olan Kurumlar İl Temsilciliği ve ASKF’lerdir. Kulüplerle bir araya gelinerek toplantılar yapılmalı ve alt yapıların kötü gidişatına son vermek için yeni projeler üretilmelidir.
İstanbul’da bu sezon bazı alt yapı ligleri 2 gruba ayrıldı. U15A ve U15B ile U17A ve U17B. Yukarıda bir liste yaptım. 23 takım var ligden çekilen, geneli B Grubu takımları… Bursa’da 2 sene önce “Bu sezon gruplarında ilk dörde giren takımlar gelecek sene Elit Grupta yer alacak” dediler. Bursa’da bu uygulandı. İstanbul’da ise bu açıklama önceden yapılmadı. Bir anda karar verildi. Birçok Kulüp buna tepkili. Geçtiğimiz günlerde beni arayan 15 yaşındaki bir sporcunun Babası, oğlunun artık futbol oynamak istemediğini, sebebinin ise takımının U15B Liginde yer alması olduğunu söyledi. Babanın düşüncesine göre oğlu, kendisini ikinci sınıf sporcu olarak görmeye başlamış ve bu yüzden futbol oynamak istemiyormuş… İstanbul’da uygulanan sistem şu anda başarısızdır. Elbette 23-0’lık, 15-0’lık maçların önüne geçilmek için iyi bir düşünce olarak değerlendirilir fakat bu sistemi getirmek için en az bir sezon beklemek gerekirdi. Ayrıca, ligi ikiye bölmenin yasal bir tarafı olduğunu da düşünmüyorum. U15 ve U17 Liglerini iki gruba ayırmayı düşünenler neden Süper Amatör Ligi iki gruba bölmeyi düşünmezler? Neden SAL’da seri başı uygulaması yapmazlar? Bunu da her zaman merak ederim…
Şu anda 10 Grup olan İstanbul Süper Amatör Liginde Gruplar arasında çok büyük eşitsizlik var. Bazı Gruplar diğerlerine göre çok kolay. Seri başı uygulaması bu ligde uygulanmalı. Grupların 10 takımdan oluşması ve 3 takımın düşmesi de bana göre yanlış. Aslında Süper Amatör Ligde mücadele eden takımların birçoğu ‘Süper’ unvanını hak etmiyor. Bu Lig en fazla 60 takımdan oluşmalı. Klasman Grubu da mutlaka taraflı sahalarda oynanmalı ve tek Grup olmalı. Benim bir başka önerim de Süper Amatör Ligin Avrupadaki bazı Liglerde olduğu gibi belli bir haftadan sonra ikiye bölünmesi olacak. 20 haftalık Ligin 12.Haftasında ilk 6 takım çıkmaya, kalan takımlar da düşmemeye oynamalı. Bu şekilde şikeli maçların da önüne geçilir.
Vakit azlığından çok izlemesem de Akademi Ligine ilgi duyuyorum. Değişik kuralları olan farklı bir Lig. Bu ligde Kulüplerin lehine birçok olay var. Doktor olayı harika mesela… Hakem, Doktorun kimliğini bile kontrol ediyor, başkası olmasın diye… Ambulans zaten mecbur. Amatör Ligde Doktoru ve Ambulansı görünce yanına gidip selam veriyorum, ‘hoş geldiniz, şeref verdiniz’ diyorum. Bunları yazarken, sahalarda son zamanlarda sağlıkçıları görmek beni mutlu ediyor, bunu söylemem gerekir. Evet, şu anda sayıları az ve eksiklikleri var ama bu konuda bir adım atıldı. Ben bundan dolayı memnunum. Bazı sağlıkçıların işi bilmediğini görüyorum ama geçen hafta Nurtepe Stadındaki Ömer isimli sağlıkçı gibi görevini eksiksiz yapanlar bizi mutlu ediyorlar. Bu konuda kendimi bir iş başarmış gibi kabul ediyorum, zira bir sedye haberi ile bu olayı gerçekleşmesine katkı sağladığımı hissediyorum. Şimdi de sahaların güvenliği konusunda çalışmak gerekecek çünkü İstanbul’da 5-6 sahanın haricinde sahalar Allah’a emanet. Yoldan geçerken canı sıkılan ve ‘bir iki kişiye küfür edeyim biraz enerjimi boşaltayım’ diye düşünen dengesizler bile şu durumda sahaya girip maçı durdurabilir ve her haltı yiyebilirler. Tesis, sağlık, güvenlik ve temizlik… İstanbul futbolunun öncelikli sorunları… Konumuza geri dönelim; Akademi Liginde en bir zorunluluk var. Tüm takımlar sahaya 18 kişilik futbolcu kadrosuyla çıkmak zorunda. Eksik çıkan takımın Hocası ceza alıyor. Ancak Amatör takımlar 11 kişiyi zor buluyor.
İnsan eğitmek dünyanın en zor görevidir. Bu yüzden de Antrenörlerimize büyük görevler düşüyor. Biz, İstanbul’da her sezon 4 Antrenör kursu açıyoruz ama bu kurslardan mezun olan Antrenörler Kulüp bulamıyor. Her takıma bir Antrenör belki biraz lüks olacak ama bir Kulübün en az 4 Antrenörü olmalı. Antrenörlerin bazıları da maalesef dünyadan bir haber. Öğrettikleri oyunun kurallarını bile bilmiyorlar. Antrenör sayımız artıyor ama kalite nedense hep düşüyor. Düşünün, geçtiğimiz yıl bir Antrenör maç sonunda elinde bıçakla rakip Antrenöre saldırdı. Sahte oyuncu oynatan, iddiası kalmayınca maçı rakibine ikram eden, diplomasını kiralayan Antrenörleri geçtim, şu anda Süper Amatör Ligde bir takım çalıştırırken ve bu takımın ligdeki durumu tehlikedeyken, 2. Amatör Ligde bir takımla anlaşan ve bu takıma da zaman ayırabilen çok başarılı! Antrenörlerle Türk futbolu asla kurtulmaz. Antrenörün görevi sadece maç kazanmak olmamalı, sporcu da kazanmalı Antrenörler…
Futbol öğretmeyi çocukları sahanın etrafında 40 tur koşturmak sanan Antrenörlerimiz de var bizim. Birisine çalışma sırasında sordum, “Hocam, bu kadar koşturmak sizce fazla değil mi? “Kasları gelişsin!” dedi. 11 yaşındaki çocuğun kası var mı bakamadım…
Türkiye’de genç nesillerin gidişatı hiç iyi değil. 15 yaşındaki çocukların uyuşturucu ve uçucu madde kullanmaya başladığını görebilirsiniz. Geçtiğimiz günlerde bir maça giderken, yolu kesip, çöp konteynerlerini yakan ve bölücü örgüt lehine slogan atan grubun yanından geçmeye çalışırken, 14-15 yaşlarında yüzü maskeli çocuk, “Ali Kemal abi, bizim takımın hali ne olacak?” diye seslendi. Ardından da “yarın maça bekliyorum, gel yakışıklı fotoğrafımı çek, profil yapacağım” diye ekledi… Çocuğun top oynadığını söylediği ve adını verdiği Kulübü elbette söylemeyeceğim ama üzüldüm. “Sizin Kulüp çok iyi olacak inşallah” deyip yanından sessizce ve hızla geçtim…
Amatör Kulüpler bu anlamda çok önemlidir. Kulüplerin şartların iyileşmesi ülkenin menfaatine olur. Fakat alt yapı tesislerinin ve statların etrafı sarhoşların ve yasaklı madde kullanan kişilerin mekânı olmuş durumda. Ben dahi çantamı çaldırdım siz gerisini düşünün. Birçok sporcu korkudan idmana bile gidemiyor. İdmana giderken parası cebinden zorla alınan, harçlığı gasp edilen veya korkuyla idmana giden çok sporcu çocuk tanıyorum. Statların etrafında mutlaka özel güvenlik olmalı. Bu güvenlikçiler hırsızlarla iş birliği yapmayanlardan oluşursa daha iyi olur.
Şimdi, “bu takımlar ligden neden çekiliyor?” diye halen merak eden kaldı mı? Ben neden çekildiklerini biliyorum ve geldiğimiz bu duruma üzülüyorum, Önlem alması gereken Bürokratlar, kanun yapanlar veya bu konuyla ilgili çalışmaları gerekenler de üzülüyor mudur sizce?
Ali Kemal Demir