Aramızdaki yabancılar
İnsan kalitesi her geçen gün daha da düşmekte…Hafızamda yer eden siyah beyaz fotoğraflardaki rengarenk insanların yerini renkli fotoğraflardaki siyah beyaz insanlar aldı… Cumhuriyetin ilk yıllarındaki umut dolu çalışkan, öğrenmeye aç insanların yerini köşe başlarını tutan sevgisiz saygısız insanlar doldurdu…
Ülkemin emperyalizme karşı baş kaldıran, eğitime, kalkınmaya aç, o güzel kahraman insanları birer birer kayboldular…”
“Bir münasip zamanda, mesela saat 10’da, buluşalım Kordon’da, der gibi geldi bana…” diyen nazik, utangaç insanların yerini sosyal medyada önüne gelene saldırıp, televizyonlardaki izdivaç programlarında sevgiyi, saygıyı tüketen insanlar aldı. Otobüste yaşlısına yer verip, birbirini tanımayanların bile, sevgi ve saygıyla gülümseyerek nezaketle davrandığı günler çok uzaklarda kaldı… “Kazansın da nasıl kazanırsa kazansın “ felsefesi baştacı yapılıp emek, dürüstlük ve eğitim halının altına süpürüldüğünde, ne yazık ki sporun kitleleri birleştirici gücü de bu çirkin düşüncenin etkisi altında kalıp, futbol maçlarında hedef olan 3 puana ulaşmak için kulüpler ve futbolcular saldırıp, her türlü çirkinliğe bulaşmakta en ufak bir duraksama yaşamamaktalar… Futbolcuların maçlardaki itişip kakışmalarıyla beraber tribündeki seyircilerde öfke nöbetleri geçirerek ağızlarındaki küfürler eşliğinde ellerinde de ne varsa sahaya atmaktalar… Bu öfke nöbetleri profesyonel liglerde itiş, kakış ve şiddet içerikli sözler olurken, her hafta birilerinin kafasının, kolunun kırılıp, kan revan içinde kaldığı amatör liglerde mücadele edenler ise hastanelere kendi imkanlarıyla gidip henüz yaşanmayan bir ölüm olduğu için şükretmekteler…
Süper amatör ligde gruplarını bir ve ikinci sırada bitiren takımlar Bölgesel Amatör Lig’ e yükselmek için oluşturulan klasman grubunda mücadele etmenin keyfiyle maçlara giderlerken, bu takımlardan biri maçın oynanacağı sahanın semtine girdiği sırada saldırıya uğraması sonucu, ancak kaçarak canını kurtarıyor. Ve otobüsün camları kırık, kafası, gözü kan içinde, saklandığı yerden federasyona haber vererek maçını ertelettiğinde, yaşanabilecek olaylar için defalarca yardım talep ettiği futbol federasyonun ancak haberi oluyor… Diğer bir maçta ise; taraftar demeye dilim izin vermese de, kendilerini o takımın taraftarı, seveni diye adlandıranların, ellerine ne geçerse sahaya fırlatmaları sonucu, kafasına şişe isabet eden kalecinin yerde kalması ve diğer şiddet içerikli hareketlerin artık dayanılacak düzeyde olmamasıyla, polisin biber gazıyla müdahelesi sonucu maçın bitimine on dakika kala,olayları çıkartanların otobüslere bindirilip uzaklaştırılmasıyla yaşanabilecek çok daha kötü olaylar bu defalık önlenebiliyor… Ve bütün yaşananlar gün gibi ortadayken, kupa maçında kırmızı kartla oyun dışı kalan Tosic’ in başkasının sahaya giriş kartıyla maçı izlemesinin cezasının niçin uygulanmadığı sorgulanıp, gündemde günlerce kalan spor basınında, amatör liglerde yaşanan şiddet olayları sonucu yaralanmaların ve yaşanabilecek ölümlerin engellenmesi için yetkililerin sorumlulukları neden yerine getirmedikleri ise ne gariptir ki asla sorgulanmamakta…
Ülke olarak hep beraber akıntıya kapılıp uçuruma doğru sürüklenen bir tekneyle yol almaktayız. Ve tekne uçuruma doğru yol alırken akıntıyla beraber kürek çekenlere inat, akıntıya karşı kürek çeken bir avuç kişiyiz…
Atilla Özalp