Amatörlerin sorunları ve burnundan kıl aldırmayanlar
İstanbul’un Amatörlerinin önemini hemen, hemen herkes kavradı. Aynı şekilde herkesin de Amatörlerle ile ilgili bir planı ve bir beklentisi oluyor.
Amatörlerimiz hızla büyüyor gelişiyor. Bu süreç sağlıklı mı? Orası tartışılır… Bir de sağlıktan ne anladığınıza bağlı…
Sağlıklı işler sağlam kafalarda şekillenir. Sağlam kafa ise sağlam vücutta bulunur. Sağlam vücut beden eğitimi ile mümkündür. Beden eğitiminin temeli ise spordur.
Spor penceresinden bakarak İstanbul’un Amatörlerinin sağlıklı geliştiğini söyleyebilir miyiz?
Çocukların eğitiminde teşvik edici, yardımcı unsur olarak son derece önemli rolü olan spor, büyükler ve yaşlılar için olmazsa olmaz bir faaliyettir. Daha çok gençlere yönelik sıkıntılar gündeme geldiği için uyarılar ileride yaparız bahanesiyle öteleniyor.
Sporu yönetenler yaşça yolun yarısını geçtiğine göre onları da ilgilendiren boyutunu ele alırsak belki sporda yeni bir sağlıklı yapılanmanın yolu açılmış olur. Biz suyu ısıtalım, olmazsa çay demleriz!
Tıp ve teknoloji insan hayatını bir tuşa, bir çipe sığdıracak hale geldi. Düşünüyorsun oluyor. Dokunuyorsun geliyor. Tabii ki büyük rahatlık, kolaylık ama insan kullanmadığı şeyini de kaybeder.
Akşam baş ağrısı sabah bel, ayak, bacak, kol ağrısı, sızlanmalar, zorlanmalar hepimizin başına gelen rahatsızlıklar. Ne yapıyoruz? Direk doktora. Klinikler, hastaneler, eczaneler dolu. Eksik olmasınlar ama spor yapması lazım 10 dakika koşması, 15 dakika egzersiz yapması, 20 dakika yürümesi lazım vesaire yazan reçete hiç hayatınızda gördünüz mü?
Dayıyorlar ilacı, basıyorlar faturayı…
Oysa vatandaş spor bilincine erişmiş olsa şartlar ve zaman müsait olsa ortalama 1 saat spor yapsa sebepsiz bir anda ortaya çıkan bütün rahatsızlıklarından kurtulmuş olacak. Yalnız ağrılar sızılar mı?
İlaç, Doktor peşinde geçen zamanını spora ayırabilecek cebinde ilaç yerine parasını taşıyacak. İlaca ve Doktora gerçekten ihtiyacı olan insanlara daha fazla imkân ve zaman kazandıracak. Ayrıca spor bir avuç fındıktan da iyi gelir!
Bunu kim anlatacak, kim yapacak?
Bu yönde bir çalışma var mı?
Spor adına en umutlu olduğumuz bu döneme şöyle bir eşittir işareti koysak eşittir işaretinden sonrası nasıl doldurulur acaba?
İmtiyazlı bir grup bir elimde cımbız bir elimde ayna umurumda mı dünya ayrıcalığıyla gezip görerek, kişisel gelişimlerini artırmaya bakıyor. Devletimizin zaten yasalarla belirlenmiş olan 18 yaşına kadar olan gençlerin SGK’larda bakımı ücretsizken Amatörleri yönettiğini zannedenlerin hep bir ağızdan biz yaptık oldu gibisinden canhıraş bağırışları içinde amatör sporculara bedava sağlık sigortası martavalına da kim inanır.
Cek, caklı süslü cümleler yerine spor işlerini üstlenenlerin şöyle iyice bir silkelenmesi çürüklerin ayıklanması sağlam duranlarla vitrinin yenilenmesi ve konunun kişisel gelişimden çıkarılarak toplumsal önemi üzerinde durulması beklentileri karşılanacak mı hep birlikte göreceğiz…
Etme bulma dünyası…
Adamın biri baş ağrısından şikâyetçiymiş.
Gitmediği Doktor, almadığı ilaç kalmamış amma ağrıdan bunalmış hayata küsmüş. Böyle yaşamaktansa hayatına son vermeye karar vermiş. Kılık kıyafetime çeki düzen vereyim son görüntüm şık olsun düşüncesiyle takım elbise diktirmek için terziye gitmiş. Ölçü alan terzi sormuş. Hangi kumaştan olsun?
Adam, önemli değil demiş.
Terzi, ne renk olsun?
Adam, mühim değil.
Terzi, modeli paçası nasıl olsun?
Adam, fark etmez!
Terzi, peki takımları ne tarafa yatırıyorsun?
Adam, nasıl olsa bir kere giyeceğim için zararı olmaz! Cevabını alan terzi uyarmış. Öyle baş ağrısı yapar ki!
Adam son gününde yakışıklı görünecek ya berbere de uğrar. Berber başı ağrıyan adamı tıraş ederken burnundaki kılı fark eder çeker alır. Burnu kanayan adam berbere kızar ama bir anda baş ağrısının kesildiğini hisseder.
Kıssadan hisse
Neyi nereye nasıl koyacağını bilmeyenlerle, burnundan kıl aldırmayanların başı çok ağrırmış. Bazen terziyi de, berberi de dinlemekte fayda varmış…
Engin Akın