Silivrispor’u Amatör Lige ben düşürdüm!
Bu yazım, 10 sene profesyonel liglerde mücadele eden yıllar sonra küme düşen Silivrispor’da düşmenin dayanılmaz üzüntüsü ve hüznü ile dolu berbat bir durumda yorumsal analiz niteliğinde bir durum değerlendirmesidir.
Yıllar önce nasıl ki birbiri ardına lig atladıysak aşağı yukarı aynı hızla amatöre kadar geldik. Takımın lig atlamasında bana pay biçildi ise düşmesinde de payım mutlaka vardır! Gerçi takım çıkarken kimsenin bana paye vererek teşekkür ettiği hatırlamıyorsam bile düşüşünde pay olmak da ayrı bir onurdur!
Yine takım iyi durumdayken kulübe desteğim nasılsa düştüğünde de desteğim aynı durumdaydı. Takım 2.Ligden 3.Lige düştüğünde nasıl üzüldüysem amatöre düştüğünde daha fazla üzüldüm. Hala kızgınım ve derin üzüntü içindeyim.
Beni bir yere koyarak düşmenin sahibi olarak eleştirenlerin hemen hemen hepsinin yanında olduğum zamanlar mutlaka vardır.
Hatta fazla abartmadan itiraf etmeliyim ki üzüntüsünü dile getirenlerin çoğunun paylaştığı üzüntü ve sevinç resimlerinin geneli benim çektiğim resimlerdir. Yani benim çektiğim resimlerle kendi sayfalarından beni eleştiren sizler de haklısınız. Her ne olursa olsun sizleri sevmeye devam edeceğim.
Bugüne geldiğimizde takımın düştüğünü ve amatör ligde mücadele edeceği gerçeğini değiştirmiyor bu eleştiriler ve çeşitli hakaretler. Kişisel kaygıları ve egoları bir kenara bırakarak geleceği yeniden inşa edebiliriz.
Şimdi takım düştü. Bunu hatırlayanlar hatırlar ki zamanında kötü gidişatın varlığından bahsettiğim yazılarım ve paylaşımlarım oldu.
Sessiz kalmam konusunda da haklı olanlar var. Sessiz kaldım çünkü konuşmuş olsam ligin ilk yarısında küme düşmüş olurduk. Taylan Güraslan ve yönetimini ve teknik patron Sertan Güriz’i suçlamak da işin en kolayı.
Her ikisi arasındaki iç çekişmenin sonucunu gördük. Sertan Hoca devre arası gitmek istedi yönetim göndermedi. Sonra yönetim göndermek istedi bu sefer de hoca gitmedi. Durum bu.
Düşmüş olmayı kabullenip yeni sezondaki planlamamızı yapmamız şart. Kulübün borç yükü altından kalkılacak durumu çoktan geçmişti. Güraslan devraldığında ve akabinde artan yük gelinen noktayı pekiştirdi. Silivrispor bu sene düşmeseydi bir sonraki sezon kesin düşecekti. Yaklaşık 6 Milyon TL borç varken aynı ligde devam edebilmenin imkânı yoktur. Bu sezon mücadele ederek küme düştük ama düşmemiş olsaydık sonraki sezonlarda sefil bir şekilde küme düşmemiz kaçınılmaz olacaktı.
Düşme konusunda herkes suçlu ben de dahil. Yönetimler gelip geçici ama kalıcı olan kulüptür. Şu şartlarda kulübün de ne derece ayakta kalacağı da belli değil. 6 Milyonluk bir borcu olan kulübe kim başkan olur? Hele ki sabit gelirleri olmayan bir kulübü kimse sahiplenmez ve hiçbir kimse de bunca borcu olan bir ilçe takımına başkanlık yapmak istemez. Tabii bir beklentisi ve çıkarı yoksa.
Kimse bana anlatmasın Silivri ve Silivrispor sevdasını. O kadar çok seveni bulmak lazım 6 Milyonunu harcayacak bir Başkan nerede var Silivri’de?
Cengiz Fırat vardı. Geçen seçimlerde takımın tüm borçlarını ödeyeceğinden bahsediyordu hatta bu sezon bile takımın ligde kalması adına çeşitli dönemlerde primler açıklamış ve bu primleri de dağıtmış bir isimdi. Şimdi onu mumla arar olduk. Ya bu ismi tekrar ikna edeceğiz ya da başka çıkar yol arayacağız. Belki bu yol arayışı bizi Belediyespor’a götürebilir. Çeşitlendirmek mümkün. Akla yatkın olanları paralı bir isim veya Belediyespor ağırlık basıyor. Yoksa daha çok küme çıkar çıkar düşeriz ve ömrümüz yettiğince de bunları seyrederiz.
Başta da dediğim gibi takımın düşmesinde benim de payım var, Taylan Başkanın da, Sertan Hocanın da ama senin hiç mi suçun yok?
Engin Akın